Pages

15 July 2010

"KA"+"R"+"S"


Orhan Pamuk'un ilk basımı 2002'de yapılmış romanı Kar'da her şey bir tiyatro sahnesinde geçiyormuş gibi. Belki de Pamuk "Türkiye" arka planında bir bir oyun yazmak istedi. Öyle bir oyun ki Ka (sözde-ana karakter) sadece seyirci... Arada bir sahneye çıkıyor, oyuncular ona görev veriyor kimi zaman ve o da yapıyor. Pasif, kişiliksiz. Tek aklında olan mutluluğu, orada varolmaya çalışan herkesten daha bencil (tıpkı sahneden olabildiğince tatmin olmayı bekleyen izleyici gibi). Basit bir batılı ve Şarkın karmaşasından uzak bir mutluluk arıyor. Aynı zamanda Şark sahnesinde olmaktan da memnun. Hiç de olmamasına rağmen kendini özel hissediyor. Tüm hikaya boyunca tek bir kişinin peşinde; ama komik- ya da ironik olan- ona da ulaşamaması. Zaten Ka sadece durup Kars'ı izliyor. Karslılar ona gelip bir şeyler fısıldıyor, hepsi bu. En nihayetinde, mutsuz, karmaşık batılılığı ile Şark oyununda tutunamadan dönüyor.

Pamuk'un yarattığı Ka kapalı bir karakter. Okuyucuya onu fazla açmıyor, hakkında tek gösterdiği bir kar tanesi, son derece karmaşık ve derin. Okuyucuyu hep Ka ile rahatsız ediyor. Ka sahneye çıktığında okuyucu irkiliyor. Kapalılığı onu tedirgin ediyor. Bir şair olmasına rağmen yazar, Ka'nın hiçbir şiirini vermiyor. Ka yeterince keşfedilemeden kalıyor.

Pamuk çizdiği Şark sahnesi bol bol, büyük büyük Türkiye eleştirisi yapıypr kimi konularda. Başta Ermeniler: Kars'tan kaçan Ermeniler, bıraktıkları, gitmenin ardından şehrin ne hane geldiği, Türklerin bir Ermeni şehrini nasıl kullandıkları... Türk sol hareketi, sol yazar ve tavırları... Halktan uzak entellektüeller (kendisi çok mu yakın ya da Kar ile bir yandan kendisini de mi eleştiriyor)... 80 darbesi, hatta tüm askeri darbeler, askerin oynadığı oyun, MİT'in insanları fişlemesi, takibi, işkence, toplu gözaltları, suçlu/ suçsuz gammazlamalar... Her hareketten payını alan Kürtler... Türban, İslamcılar, tarikatlar, şeyhler...

Pamuk tüm eleştirileri ve göndermeleri ile solu küçümsüyor, 60- 70 dönemlerinde yapılan başkaldırıları kötücül amaçlar olarak nitelendiriyor, hiçbir değer biçmiyor. Kuşağın savrulup gittiğini ve alabildiğine tutarsızlaştığını söylüyor. Onun gözünce- mi bilmiyorum- İslamcılar tutarlı, harika, sorunsuz, mazlum davaları haklı. Onlardan başka herkes haksız ve anlamsız. Ama Turgut Bey diyor ki bir yandan "mazlumların çoğu haksızdır".

Fazla fazla Türkiye'yi anlatıyor Pamuk ama alışıklığın çok uzağında bir gözden.

Not: Lacivert+ Kadife=> Blue Velvet

09 July 2010

Yakın Geçme!

Rumeli Feneri'nden bir kare. Üçüncü köprü inadı sürerken gemiler de karşı duruyor projeye, "YAKIN GEÇME" diyerek. Duyana duyrulur...